1770 yılında hangi padişah vardı ?

Defne

New member
1770 Yılında Hangi Padişah Vardı? Osmanlı'nın Huzuruyla Fırtınası Arasında Bir Dönem

Merhaba arkadaşlar,

Bugün, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinin önemli bir anına, 1770 yılına göz atacağız. Bu dönemde, yani tam olarak 18. yüzyılın ortalarında, Osmanlı’nın tahta kimin oturduğunu ve dönemin iç ve dış dinamiklerini tartışacağımızı düşündüm. Eğer merak ediyorsanız, 1770 yılında Osmanlı tahtında III. Mustafa vardı. Ama bu dönemi sadece bir padişahın egemenliği olarak görmek, oldukça dar bir bakış açısı olacaktır. Osmanlı'nın iç huzuru, dış tehditler ve toplumsal değişimlerle şekillenen bu yıllar, bir çok kişisel hikâye, dram ve zaferin de yansımasıydı.

Benim için tarih, sadece yıllar ve olaylarla ilgili değil, aynı zamanda insanların bu dönemde yaşadıkları, hissettikleri ve karşılaştıklarıyla da ilgili. O yüzden gelin, 1770 yılına biraz daha yakın bir şekilde bakalım.

III. Mustafa: Osmanlı’nın İkinci Yüzyılında Bir Padişah

III. Mustafa, 1757’de tahta çıkmıştı. Yani 1770 yılına geldiğimizde, yaklaşık 13 yıldır padişahtı. Ama ilginç bir şekilde, bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece bir hükümdarı değil, aynı zamanda bir reformist ve denetimci olarak da görülebilir. III. Mustafa, özellikle eğitime ve askeri yapının güçlendirilmesine büyük önem verdi. Döneminin hükümdarı olarak Osmanlı'nın modernleşme çabalarına öncülük etti.

Peki, III. Mustafa’nın tahtta olduğu bu dönemde neler oluyordu? Hem dış hem de iç meseleler Osmanlı’yı oldukça meşgul ediyordu. Birçok padişah gibi, o da devleti güçlü tutmaya çalışıyordu ama başta Rusya olmak üzere, Avusturya ve Fransızlarla olan ilişkilerde sıkıntılar vardı. 1770 yılı, Osmanlı’nın karasularındaki Rusya tehdidi ile belirginleşmişti. Kısaca söylemek gerekirse, 1770 yılı, Osmanlı'nın hem içsel huzurunu hem de dış tehditlere karşı dayanıklılığını sınayan bir dönemdi.

1770: Rusya İle Çarpışan Osmanlı ve Çeşme Faciası

1770, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde önemli bir yıl olarak kayda geçti. Neden mi? Çünkü 1770’te Osmanlı, Rusya ile savaşırken Çeşme’de büyük bir deniz faciası yaşandı. Ruslar, Osmanlı donanmasına büyük bir darbe vurmuştu. Çeşme’deki yangınla birlikte, Osmanlı donanması neredeyse yok oldu. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir darbe oldu ve III. Mustafa'nın reform çabalarına gölge düşürdü. Birçok tarihçi, Çeşme Faciası'nın Osmanlı İmparatorluğu'na olan güveni sarstığını ve II. Mahmud'un reform sürecinin temelini atmasında etkili olduğunu savunur.

İçeride ise, padişahın yapmaya çalıştığı yenilikçi adımlar vardı. Osmanlı'nın geleneksel yapısına karşı bir modernleşme çabası, dış dünyada hızla gelişen bilim ve teknoloji karşısında geri kalmamayı hedefliyordu. Ancak, bu çabalar halkın çoğunluğuna ulaşmadı ve dolayısıyla III. Mustafa’nın hükümeti bazen tepkiyle karşılandı. Eğitimin, bilimsel araştırmaların teşvik edilmesi ve askeri reformlar, padişahın uzun vadede Osmanlı'ya katkı sağlayacak fikirleri arasındaydı. Ama maalesef, o dönemki iç dinamikler ve savaşlar, bu reformların tam olarak uygulanmasını engelledi.

Kadınların Empatik Perspektifi: Çeşme Faciası ve Toplumun Yaralı Yüzü

Kadınların toplumsal olarak tarih boyunca daha empatik bir bakış açısına sahip olduğu söylenebilir. Çeşme Faciası, özellikle Osmanlı toplumunun duygusal bir yarasını da beraberinde getirdi. Kadınlar için, savaşın ve yenilginin toplum üzerindeki derin etkisi farklı bir açıdan görülüyordu. Çeşme Faciası, Osmanlı'nın prestijini zedelemişti ve bu, halkın ruhunda izler bırakıyordu. Kaybedilen sadece bir donanma değildi, aynı zamanda Osmanlı'nın imparatorluk olma kimliği ve halkın güven duygusuydu.

Bu yenilgiye, bir kadın gözüyle bakıldığında, toplumun iyileşmesi ve tekrar toparlanabilmesi için sadece askeri değil, aynı zamanda duygusal iyileşmeye de ihtiyaç olduğu görülür. O dönemde savaşlar, sadece askeri kayıplar yaratmakla kalmamış, aynı zamanda toplumun kültürel ve toplumsal yapısını da sarsmıştır. Kadınlar için, savaşların en acı yönü, evlerinden, sevdiklerinden ve alıştıkları düzenden kopmalarının bir sonucu olarak, yalnızlık ve kayıplarla başa çıkmaktı. Ancak burada da toplumsal dayanışma devreye girerdi. Kadınların birbirlerine destek olarak, evdeki kayıpları daha kolay atlatma çabaları, o dönemdeki dayanışmayı simgeliyor olabilir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Perspektifi: III. Mustafa ve Askeri Reform Çabaları

Erkeklerin genellikle daha pratik ve sonuç odaklı bir yaklaşım sergilediği düşünülür. Bu açıdan, III. Mustafa'nın reform çabalarına bakıldığında, dönemin padişahı oldukça çözüm odaklıydı. Osmanlı'nın güçlü donanması, Rusya'nın ilerleyişine karşı büyük bir engeldi. Ancak, Çeşme Faciası, Osmanlı'nın deniz gücünün yeniden yapılandırılmasını zorunlu kıldı. Padişahın donanma yapısındaki yenilikçi adımları ve eğitim alanındaki reform çabaları, sonuçta bu tür trajedilerin önüne geçmek amacı taşırdı.

III. Mustafa'nın yapmaya çalıştığı şey, devleti yeniden inşa etmekti. Bu yüzden, ordunun eğitimine, bilimsel gelişmelere büyük bir özen göstermişti. Ama özellikle kadınların yaşadığı toplumda, bu tür yeniliklerin etkisi hemen hissedilmedi. Eğitim ve reformlar, zaman alacak bir süreçti. O dönemdeki erkeklerin analitik bakış açısı, toplumun sorunlarına pratik çözümler arayarak, belki de daha hızlı bir değişim yaratabilirdi.

Sonuç: III. Mustafa ve Osmanlı’nın Geleceğine Etkisi

III. Mustafa’nın 1770’teki dönemi, aslında Osmanlı’nın hem kriz hem de yenilik dönemi olarak anılabilir. Dönemin zorlukları ve savaşlar, padişahın reformlarını etkisiz hale getirmiş olsa da, bu reformlar sonraki padişahlar tarafından devralınarak, Osmanlı İmparatorluğu’nu modern dünyaya daha yakın bir hale getirmiştir. 1770 yılı, bir yandan bu tür yenilikçi hamlelerin bir simgesi, diğer yandan büyük kayıpların ve toplumun yeniden inşa edilmesi gerekliliğinin de bir işaretiydi.

Sizce, III. Mustafa'nın reformları, Osmanlı'nın geleceği için yeterli miydi? Çeşme Faciası, sadece askeri değil, toplumsal yapıyı da ne şekilde etkiledi? Toplumsal ve duygusal iyileşme, o dönemde nasıl mümkün olabilirdi? Yorumlarınızı merakla bekliyorum!
 
Üst