Doktora Kim Yapabilir ?

Damla

New member
Doktora Kim Yapabilir?

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bu gece biraz iç dökmek, biraz da içimde dönüp duran bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim. Belki biriniz “Ben de aynısını yaşadım,” dersiniz, belki de “Bu yüzden vazgeçmemeliyim,” diye içinizden geçirirsiniz. Çünkü bazen bir sorunun cevabı sadece bilgiyle değil, duyguyla da bulunur: Doktora kim yapabilir?

Ben bu sorunun cevabını, bir laboratuvarda başlayan ama kalbime kadar uzanan bir hikâyede buldum.

---

Bir Zamanlar Bir Laboratuvar...

Soğuk bir kış sabahıydı. Üniversitenin arka tarafında, rutubet kokan bir laboratuvarın camından içeri süzülen ışık, toz zerrelerini altın tanecikleri gibi gösteriyordu. O laboratuvarda iki insan vardı:

Biri, hesap makinesinden başka dostu olmayan, stratejik zekâsıyla tanınan Mert.

Diğeri ise, kelimelerle değil, duygularla düşünen, herkesin derdini kendi kalbinde hisseden Elif.

İkisi de doktora öğrencisiydi. Ama “doktoralı olmak” başka, “doktora yapmak” bambaşka bir şeydi.

---

Mert: Akıl, Plan, Strateji

Mert her şeyi planlamıştı. Gününü dakikalara bölmüştü. Deneyler, makaleler, veriler... Her şey matematiksel bir kesinlik içindeydi onun için.

“Başarı,” derdi, “doğru stratejiyi uygulayanın elindedir.”

Ama bazen hayat strateji dinlemezdi. Deney tüpü kırılır, cihaz bozulur, danışman değişirdi. İşte o anlarda Mert’in yüzüne düşen gölgeyi yalnız ben fark ederdim. Soğukkanlı bir asker gibi görünürdü ama içten içe yıkılırdı.

Bir gün bilgisayarının başında sessizce oturduğunu gördüm. Yüzü bembeyazdı.

“Deney sonuçları tutmadı,” dedi.

Ben sadece “Geçer” diyemedim.

“Belki de yanlış yerden bakıyoruzdur,” dedim.

Gözlerini bana çevirdi, ilk kez savunmasızdı.

“Belki de sen haklısın,” diye fısıldadı.

O anda anladım:

Doktora sadece mantığın değil, kalbin de sınavıydı.

---

Elif: Empati, Sabır, Kalp

Elif’in en büyük gücü, insanları anlamaktı. Laboratuvarda herkesin derdiyle ilgilenir, birinin morali bozulduğunda kahveyle gelirdi.

Ama iş kendi çalışmasına gelince…

Empatisi bazen yük olurdu. Birinin başarısı, onun içinde gizli bir suçluluk doğururdu.

“Ben yapabiliyorsam o da yapmalı,” derdi.

Bir akşam, günlerdir süren başarısız denemelerin ardından ağlıyordu.

“Mert kadar güçlü değilim galiba,” dedi.

Oysa ben onu izlerken başka bir güç görüyordum: Pes etmemek, yıkılsa da yeniden ayağa kalkmak.

Elif’in gözyaşları, laboratuvarın metal soğukluğunu ısıtan tek şeydi. O an anladım:

Doktora, sadece zeka değil; kalp, sabır ve empatiyle yoğrulan bir yoldur.

---

Birlikte Öğrendikleri Gerçek

Aylar geçti. İkisinin yolları bir proje sayesinde kesişti. Başta sürekli tartışırlardı.

Mert plan yapar, Elif duygularıyla hareket ederdi.

Ama zamanla fark ettiler ki, ikisinin de eksik yanını diğeri tamamlıyordu.

Bir deneyde Mert’in planı çöktü, Elif’in sabrı günü kurtardı.

Bir başka gün Elif duygusal bir karar verecekken Mert’in stratejisi yön verdi.

Bir gece laboratuvarın ışıkları hâlâ yanarken, Mert dönüp Elif’e baktı:

“Belki de doktora yapmak, insanın hem aklıyla hem kalbiyle savaşmasıdır.”

Elif gülümsedi.

“Ve o savaşı kazanan, aslında kendini tanıyandır.”

O an sessizlik çöktü. Bilimsel raporlar, deney sonuçları, danışman baskısı… Hepsi bir an için anlamını yitirdi. Çünkü ikisi de anladı:

Doktora bir unvan değil, bir dönüşüm yolculuğuydu.

---

Peki Gerçekten Doktora Kim Yapabilir?

Bunu size bir tanım olarak değil, bir his olarak anlatmak istiyorum.

Doktora, sadece yüksek not alanların değil, gecenin bir yarısı “neden olmuyor?” diye ağlayıp sabah yeniden deney kuranların işidir.

Sadece akıllıların değil, sabırlıların yoludur.

Sadece güçlülerin değil, düştüğünde kalkmayı bilenlerin sınavıdır.

Erkekler genellikle stratejik, çözüm odaklıdır; kadınlar ise duygusal bağ kurar, sürece anlam yükler. Ama sonunda kazanan ne sadece akıl olur ne de sadece kalp.

Kazanan, her ikisini dengeleyebilendir.

Mert mantığın gücüyle, Elif kalbin ışığıyla yürüdü bu yolda.

Ve ikisi de sonunda anladı:

Doktora yapmak, bir konuda “uzman” olmaktan çok, kendinle barışık hale gelmektir.

---

Forumdaşlara Bir Not...

Belki şu anda siz de o yoldasınız. Belki danışmanınızdan beklediğiniz desteği göremiyor, belki de “Yeterince iyi değilim,” diye düşünüyorsunuz.

Ama inanın bana, o yorgun gecelerin, o başarısız deneylerin içinde saklı olan şey; sizin dönüşümünüzdür.

Doktora kim yapabilir biliyor musunuz?

İçinde hâlâ merak eden bir çocuk, hâlâ inanan bir insan, hâlâ pes etmeyen bir yürek taşıyan herkes.

Sizce de öyle değil mi forumdaşlar?

Sizin de bu yolda yaşadığınız bir an, unutamadığınız bir kırılma noktası var mı?

Belki de hepimizin içinde bir Mert, bir Elif vardır.

Ve belki de doktora, o iki yanımızın el ele yürüyebildiği anda başlar...

---

Kalemimden dökülen bu satırlar, belki de sizlerden biri için bir ışık olur. Hadi, anlatın bakalım; sizce gerçekten doktora kim yapabilir?
 
Üst