Dr. Bağış, yaptığı açıklamada, burun tıkanıklığı ve akıntısı, nefes darlığı, kaşıntı, bedende kabarma üzere semptomlara verilen isim olan alerjinin sanılanın bilakis bedenin bir savunma düzeneği olduğunu belirterek, “Vücudumuza yabancı bir cisim girdiği vakit bedenimiz o yabancı cismin girişini önlemeye yönelik birtakım sistemleri devreye sokar. Bu durumdan birçok insanın haberi olmaz ve farkında olmadan atlatılır. Ancak kimi vakit bu sistemler olağandan çok daha fazla ve alevli bir biçimde devreye girince şahsa faydadan epey ziyan verir. Örneğin tozlu bir ortamda burun etleri şişerek tozun bedene girmesini maniler. Teneffüs yollarına giren yabancı hususlara karşı akciğer havayollarını daraltarak daha alt bölgelere bu unsurların ulaşmasını pürüzler. Alerjik hastalarda burundaki burun etleri şişerek burun tıkanıklıklarına, akciğerde ise astım denilen hastalığa yol açar” dedi.
Alerjinin genetik ve etraf faktörlerinin birbiri ile etkileşimi kararı ortaya çıktığını anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış, “Alerjiye yatkınlık ekseriyetle genetiktir. Açık ve sarı ciltlilerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayanlarda, deniz kenarı yahut nemli ortamlarda bulunanlarda daha epey rastlanır. Bu alerjenler, sıradan toz ve polenlerden güneşe kadar etken olabilir. Bunun yanı sıra alınan besinler, boya ve kimyasal hususlar de azımsanmayacak derecede şahıslarda alerji bulgularına niye olabilir. Bu ortada alerji bulgularına yüklü olarak çocuklarda rastlanır. Çocuklar için bilhassa süt ve çikolata en sık iki besin etkenidir. Alerji semptomları olan hastaların kesinlikle KBB ve dermatoloji kısımlarında muayeniçin geçmelerini öneriyoruz” diye konuştu.
Alerjik hastalar için temel tahlilin alerjiye niye olan etkenin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış şunları kaydetti:
“Bunun için en sıradan yapılan test alerji deri testidir. Bu testte en sık rastlanılan unsurları deri ile temas ettirerek alerjen maddeyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ama deri testinin olumsuz çıkması kişinin alerjik olmayacağı manasına gelmez. niçininin bulunmadığı ya da niçinden uzaklaştırılan durumlarda ise bu mekanizmayı engelleyecek olan ilaçlı tedaviyle ikinci evreye geçiyoruz. Medikal tedavinin en az 2 ay kadar devam etmesi gerekiyor. Bu tedaviden karşılık alınamayan durumlarda ise en son evre olan cerrahi tedaviye başvuruyoruz. Burun tıkanıklığına burun etleri, kemik eğrilikleri niye olmaktadır. Hastalarımızda kemik eğriliklerini düzelterek havanın daha rahat geçmesini sağlıyoruz. Ayrıyeten burun etlerini radyofrekans yahut redüksiyon formülüyle küçülterek şişmelerini engelliyoruz. Artık tıptaki bu son gelişmeler yardımıyla alerji ülkemizde sorun olmaktan çıkmaya başlamıştır. Lakin bir daha de hastaların birinci olarak hayat standartlarını mutlak surette değiştirmelerini, tozlu, kapalı, nemli ve sigaralı
ortamlardan uzak durmalarını öneriyoruz.”
Alerjinin genetik ve etraf faktörlerinin birbiri ile etkileşimi kararı ortaya çıktığını anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış, “Alerjiye yatkınlık ekseriyetle genetiktir. Açık ve sarı ciltlilerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayanlarda, deniz kenarı yahut nemli ortamlarda bulunanlarda daha epey rastlanır. Bu alerjenler, sıradan toz ve polenlerden güneşe kadar etken olabilir. Bunun yanı sıra alınan besinler, boya ve kimyasal hususlar de azımsanmayacak derecede şahıslarda alerji bulgularına niye olabilir. Bu ortada alerji bulgularına yüklü olarak çocuklarda rastlanır. Çocuklar için bilhassa süt ve çikolata en sık iki besin etkenidir. Alerji semptomları olan hastaların kesinlikle KBB ve dermatoloji kısımlarında muayeniçin geçmelerini öneriyoruz” diye konuştu.
Alerjik hastalar için temel tahlilin alerjiye niye olan etkenin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış şunları kaydetti:
“Bunun için en sıradan yapılan test alerji deri testidir. Bu testte en sık rastlanılan unsurları deri ile temas ettirerek alerjen maddeyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ama deri testinin olumsuz çıkması kişinin alerjik olmayacağı manasına gelmez. niçininin bulunmadığı ya da niçinden uzaklaştırılan durumlarda ise bu mekanizmayı engelleyecek olan ilaçlı tedaviyle ikinci evreye geçiyoruz. Medikal tedavinin en az 2 ay kadar devam etmesi gerekiyor. Bu tedaviden karşılık alınamayan durumlarda ise en son evre olan cerrahi tedaviye başvuruyoruz. Burun tıkanıklığına burun etleri, kemik eğrilikleri niye olmaktadır. Hastalarımızda kemik eğriliklerini düzelterek havanın daha rahat geçmesini sağlıyoruz. Ayrıyeten burun etlerini radyofrekans yahut redüksiyon formülüyle küçülterek şişmelerini engelliyoruz. Artık tıptaki bu son gelişmeler yardımıyla alerji ülkemizde sorun olmaktan çıkmaya başlamıştır. Lakin bir daha de hastaların birinci olarak hayat standartlarını mutlak surette değiştirmelerini, tozlu, kapalı, nemli ve sigaralı
ortamlardan uzak durmalarını öneriyoruz.”